Bu, özellikle son zamanlarda çok karşılaştığım bir konu haline geldi. Ciddi can sıkıcı bir konu. Bence en büyük etken, içinde bulunduğumuz ticari şartların bizleri günü geçiştirecek nitelikte yazılım geliştirmeye itmesidir. Yani şöyle;
Saat bazında ücret alıyoruz. Dolayısı ile bir iş ne kadar uzun sürerse, müşteri için o kadar maliyetli oluyor. Maliyeti düşürmek için daha kısa sürede yapılmasını istiyor. Yazılımcı ya da firma ise işi kaçırmamak adına işi kabul ediyor. Sonrası ise tam bir kaos. Bu işin psikolojik boyutu. Yani aslında bundan sonraki süreçte yazılımcıda yoruluyor müşteride.
Ancak ben bu konunun gerçek anlamda maliyet kısmında durmak istiyorum. Maliyetten kastım sadece ticari değil. Zaman, enerji, para kaybı. Zincirleme olarak hepsi. Başlıklar altında kendi yorumlarımı yapayım izninizle.
1. Para Kaybı
Bir iş aldık. Süre belirleyeceğiz. Ecnebiler buna estimation demişler. Türkçede tahmin anlamına geliyor. Yani buradan şunu anlıyoruz ki kesin süre vermek yazılım alanında çok mümkün olmuyor. Olmuyor ki literatüre böyle geçmiş.
Biz estimation olarak 1 hafta diyor isek müşterimiz bunu net olarak 1 haftada iş bitecek anlıyor. Bu ilk yanlış. Ancak firmalar bunu bildiği için artık 1 hafta tahminde bulunulan işe 10–15 gün arası zaman biçiyorlar. Tabi maliyet artıyor. Müşteri ise süreyi çok buluyor. Yani maliyet artmasa ve sabit ücret verilse yine süreyi çok bulabiliyor. Daha kısa zamanda yapamaz mıyız ? Gelen ilk sorumuz. Firmanın ya da yazılımcının işe ihtiyacı var. Müşteriyi kaçırmaktansa işi kabul ediyor ve alıyor. Sabahlarım gecelerim ben bu işi yaparım ve paramı alırım anlayışı hakim. Müşteride istediği paraya istediği sürede iş yaptıracağını düşündüğünden mutlu.
İş yapılıyor ancak 1 hafta estimation geçilen iş 3 günde biterse o işte hata olur. Olacaktır. Çünkü bazı iş yüklerini üstünden atmak zorunda. Test yapacaksa yapmayacak. Flex bir yapı oluşturacaksa, oluşturmayacak. Spagetti tabiriyle iş yapılacak. Bir an evvel işi bitirip parayı almaya odaklanılacak. 3 günde teslim edilecek iş. Müşteri bakacak olmuş. 2 gün sonra bir eksik fark edilecek. Umulur ki o eksik güvenlik ya da performans ile alakalı olmasın. Ancak olabilir. UI ile alakalı da sorunlar olabilir.Sorun çıkmadığı çok az görülmüştür.
Müşteri geri döndüğünde ise yaparız hallederiz denecek ve eksik kalan kısımlarda halledilecek. 2.faz çıktı yani 🙂 3 günlük iş oldu yine 2 hafta. Evet 2 hafta! Neden olduğunu açıklayacağım okumaya devam et 🙂
2. Enerji Kaybı
Yazılım işinin motivasyonu para ve tatmindir. Parayı aldı. Ancak tatmin olamadı. Çünkü işi çok hızlı ve istemediği şekilde yaptı. Sonunda iş geri döndü.
İlk iş alındığındaki heyecan ( buna 100% diyelim ), işi yapana da yaptırana da pozitif bir enerji verir. Güzel bir iş olmasını ister her iki tarfafta. Ancak bu aşamada güzel iş olması tarafında müşteri tek kalır. Artık yazılımcı için parasını aldığı bir iş olduğundan dolayı sadece iştir o. İlk günkü heyecan artık yok. ( %50’nin de altına düştü ). Yani iş ile alakalı duyduğu heyecan, istek düşüş yaşadı.
3.Zaman Kaybı
Bu enerjisi ile aslında 2. fazda 4–5 günde bitirebileceği bir iş var belki. Ancak bitirmek hayli zorlaştı. Belki başka bir işe başlandı. Dönüp buna bakılacak zaman yok. Çünkü o başlanan işin henüz parası alınmamış ve duyulan heyecan seviyesi 100%.
Ama bu iş parası alınmış ve bitmiş bir iş. Dolayısıyla 4–5 günde bitirememe ihtimali çok yüksek. Sakız gibi uzama ihtimali var.
Dostlar bu söylediklerim kesin kanaat değil tabiki. Hepsi varsayım. Ancak kabul edelim güçlü varsayımlar. Böyle olmayan, sarpa sarmayan, yaşanan farklı tecrübeler de vardır. Bundan eminim.
Ama şunu çok tecrübe ettim. Bir meşhur söz var kimin söylediği aklıma gelmedi.
Yavaş Doğrudur.
Yavaşın maliyeti düşüktür. Burada kastettiğim yavaşlık 1 haftalık işi 2 haftada yapmak değil. 1 haftalık işi 7–10 gün arasında yapmak.
Teknik borç meslekten soğutur. Zaman, enerji ve para kaybettirir. Ben de çoğu zaman dikkat etmekte zorlanıyorum. Şartlar beni de teknik borca sürüklüyor. Ancak buna dikkat etmeye başladım. Çünkü astarı yüzünden pahalıya geliyor 🙂
Tavsiyem sizlerde dikkat edin. Farklı tecrübeleriniz var ise aşağıya yazın 🙂